Fiziki Coğrafya Özellikleri

Hatay İli ülkemizin güneyinde, İskenderun körfezinin doğu kıyılarında yeralır. Batıdan Akdeniz, güney ve doğudan Suriye, kuzeybatıdan Adana, kuzeyden Osmaniye ve kuzeydoğudan Gaziantep ile çevrilidir. Hatay; Antakya, Altınözü, Arsuz, Belen, Defne, Dörtyol, Erzin, Hassa, İskenderun, Kırıkhan, Kumlu, Payas Reyhanlı, Samandağ ve Yayladağı ilçelerinden oluşur. Yüzölçümü göller hariç 5.524 km² olup, iltopraklarının %46,1’ini dağlar, %33,5’ini ovalar ve %20,4’ünü platolar oluşturur. 

İl sınırları içerisinde Alt Paleozoyik’ten günümüze kadar bütün jeolojik devirlere ait birimleri görmek mümkündür. Güney Amanoslarda Mesozoyik yaşlı ofiyolitler yoğunlukta iken, orta Amanoslar’da Paleozoyik ve Mesozoyik yaşlı kalkerler yüzeylenmektedir. İlin güney ve güneydoğu kesimlerinde ise Tersiyer yaşlı kalkerler hâkimdir. Amik Ovası, akarsu vadileri ve kıyı ovaları Kuvaterner yaşlı alüvyal dolgularla kaplıdır. Bu dolgular Hassa yakınlarında genç bazalt akıntıları ile örtülmüştür.

Hatay ve çevresi yoğun tektonizmaya maruz kaldığından yeryüzü şekilleri açısından çeşitlilik gösterir. Başlıca yüzey şekilleri; dağ, plato ve ovalardan oluşur. En önemli dağlık alan, Amik ovasının içinde yer aldığı graben alanı ile Akdeniz arasında adeta bir set gibi yükselen ve kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanış gösteren Amanos Dağları’dır. Bu dağların il içindeki en yüksek noktasını Hassa’nın batısındaki Mığır Tepe (2240 m) oluşturur.

Amanos Dağları’nın doğusunda, dağların uzanışına paralel graben alanı yer alır.Bu grabenin tabanında Amik Ovası bulunur. Bu ova ilin en önemli ve en verimlitarım alanını oluşturur. İldeki diğer önemli ovalar ise; İskenderun körfezinindoğu ve kuzeydoğu kesiminde sıralanmış olan İskenderun, Dörtyol, Payas ve ErzinOvaları ile Asi Nehri’nin denize döküldüğü yerde bulunan Asi Delta Ovası’dır.İlin güneyinde, Asi nehri ile Suriye sınırı arasında kalan ve yükseltisi 400-900 m’ler arasında değişen alan Kuseyr Platosunu oluşturur. Plato üzerindeyer yer tepelikler ve münferit Keldağ (Kılıç Dağı 1730 m) yükseltisi dikkatçeker.


İlde yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı karakteristik Akdeniziklimi egemendir. Yıllık sıcaklık ortalamalarının 15.1 – 20 °C derecelerarasında değiştiği Hatay’da aylık sıcaklık ortalamaları yaz aylarında en fazla,kış aylarında ise en düşük değerlere ulaşır.


İlde yıllık ortalama toplam yağış miktarı 562.2–1216.3 mm’ler arasında değişir.En fazla yağış kış aylarında, en az yağış yaz aylarında düşer. Yağışta dikkatçeken bir diğer özellik ise Dörtyol’un doğusundaki Amanos Dağları’nın denizdengelen hava akımlarına dik uzanış göstermesi ve buna bağlı oluşan orografik yağışlardan dolayı yıllık ortalama 1500 mm civarında yağış almasıdır.


Hatay ilinin en önemli akarsuyu, kaynağını Lübnan’daki Bekaa Vadisi’nden alan Asi Nehri’dir. Nehrin toplam uzunluğu 556 km olup, üç ülkeye yayılmış bulunan(Türkiye, Suriye, Lübnan) su toplama alanı ise 20.847 km²’dir. Diğer önemliakarsular ise; Asi Nehri’nin kolları olan Küçükkaraçay, Büyükkaraçay Afrin veKarasu çaylarıdır. Amik Gölü kurutulduktan sonra ilde büyük doğal gölkalmamıştır. Balık (Gölbaşı) Gölü ve Yenişehir Gölü gibi küçük göller günümüzdede varlıklarını sürdürmektedirler. Ayrıca Yarseli ve Yayladağı baraj gölleribulunur.


İlde birçok şifalı su kaynağı yer alır. İçlerinde en çok Erzin içme vekaplıcası ile Reyhanlı Hamamat kaplıcası dikkat çeker. Bunların dışında debisi düşük olan ve işletme tesisleri bulunmayan çok sayıda şifalı su kaynağı mevcuttur.

Hatay, toprak türleri bakımından da çeşitlilik arz eder. İl sınırlarıiçerisinde en yaygın olanlar; kırmızı-kahverengi Akdeniz toprakları, kırmızı Akdeniz toprakları, kahverengi orman toprakları, kolüvyal topraklar ile alüvyal topraklardır. Kırmızı-kahverengi Akdeniz toprakları ile kırmızı Akdeniz toprakları ortalama 400-1000 mm’ler arasında yağış alan zemininde kalkerli kayaçların yoğun olduğu maki ve orman alanlarında görülür. Kahverengi orman toprakları bitki örtüsünün gür, yağış değerlerinin de yüksek olduğu kesimlerde yoğundur. Kolüvyal topraklar eğimli yamaçların eteklerinde, alüvyal topraklar ise ova ve vadi tabanlarında yaygındır.

İklim özelliklerine paralel olarak ilin doğal bitki örtüsü ormanlardan oluşsa da günümüzde birçok bölgede ormanlar tahrip edilmiş, yerlerini makitürleri almıştır. Bunlar mersin, defne, keçiboynuzu, zakkum, delice ve katır tırnağı gibi bodur bitki türlerinden oluşur. Makilerin de tahribata uğradığı alanlarda ise odunsu bitkilerden oluşan garig toplulukları ortaya çıkmıştır. Bugün insan tahribatından uzak ve korunan alanlarda kızılçamkaraçam, göknar, meşe ve ardıç gibi türlerden oluşan karışık ormanlar yer alır.Ayrıca Amanos Dağları’nın Dörtyol’un doğusuna denk gelen kısmında kayın, fındıkve ıhlamur gibi Karadeniz bitki örtüsüne ait türler görülür.

Yapısal Jeoloji ve Tektonik

Arabistan, Afrika ve Anadolu levhalarının birbirleriyle görecelihareketleri sonucunda, doğuda Arabistan levhasının Avrasya levhası ileçarpışması, batıda ise Afrika ve Anadolu levhalarının dalma-batma sınırı ileyakınsaması sonucu Doğu Akdeniz Bölgesi’nin sismotektoniği gelişmektedir(McKenzie 1970, 1972).


Avrasya levhası ile Arap-Afrika levhaları Geç Kratese’den günümüze kadaryaklaşık K-G yönlü yakınsama hareketi etkisi altında bulunmaktadır. Buyakınsama hareketi ile ortaya çıkan sıkışma sonucunda Arap-Afrika levhaları ileAvrasya levhaları arasındaki Tetis okyanusunun güney kolu kuzeye doğru olanyitimle kapanmıştır. Arap levhası ile Anadolu levhacığının sınır oluşturduğuAnadolu coğrafyası üzerinde kıta-kıta biçimindeki çarpışma olayı Orta-ÜstMiyosen’de başlayarak Bitlis-Zagros Bindirme Kuşağı boyunca gerçekleşmiştir(Gülen ve diğ., 1987; Arpat ve diğ., 1975). Yakınsama hareketinin sürmesinedeniyle Avrasya ve Arap-Afrika levhaları arasında kalan Anadolu bloğununkısalıp kalınlaşması Üst Miyosen sonrasında da sürmektedir. ÜstMiyosen-Pliyosen’den itibaren sıkışma ile deformasyonu karşılayamaz durumagelen Anadolu bloğu, doğrultu atımlı Kuzey ve Doğu Anadolu Fayları boyuncabatıya doğru yanal olarak hareket etmeye başlamıştır. Kuzey ve Doğu AnadoluFayları, Anadolu bloğunun batıya doğru hareketi ile oluşmuştur (Gülen ve diğ.,1987).

Bu çarpışmada Arabistan levhasının Afrika’ya göre daha hızlı kuzeye doğruhareket etmesi sebebiyle Arap levhası Afrika´dan K-G doğrultulu Ölü DenizTransform Fayı ile ayrılmıştır (Gülen ve diğ., 1987).


Bölgeye Etki eden Önemli Tektonik Yapılar

Ölü Deniz Fayı, Kızıldeniz Akabe körfezinden, Doğu Anadolu Fayı ilekesiştiği Maraş üçlü eklemine (Gülen ve diğ., 1987) veya kuzeyde Antakya’yakadar uzanan K-G uzanımlı transform faydır (McKenzie 1972; Jackson ve McKenzie1988; Lyberis ve diğ., 1992). Yaklaşık 1000 km uzunluğunda olan Ölü Deniz Fayı,Arap levhasını Afrika levhasından ayıran transform nitelikli levha sınırınıbelirlemektedir (Garfunkel 1981; Gülen ve diğ., 1987). Arap ve Afrika levhalarıarasındaki hareketi sağlayan Ölü Deniz fayının, Suez körfezinin açılımındansonra Geç Miyosen’de aktif hale geçtiği belirtilmektedir (Lyberis ve diğ.,1992).


Ölü Deniz Fay Zonu üzerinde yapılan çalışmalardan fayın güney bölümündemaksimum 105-107 km.lik sol-yanal atım belirlenmiştir (Garfunkel, 1981;Garfunkel ve Freund, 1981; Quannel, 1959). Bu atımın 60-65 km.lik bölümününOligosen-Orta Miyosen arasında gerçekleştiği, geriye kalan 40-45 km.likkısmının ise Erken Pliyosen’den günümüze kadar olan zaman aralığındagerçekleştiği düşünülmektedir (Perinçek ve Eren, 1990).


Başlangıçta yaklaşık K-G doğrultulu olan Ölü Deniz Fay Zonu, Beyrutgüneydoğusunda kezeydoğu-güneybatı doğrultusunda yön değiştirerek at kuyruğuşeklinde kollara ayrılmış ve Palmyra Kink’inin oluşmasına neden olmuştur. Ölü Deniz Fayı Lübnan’ın kuzeydoğusunda tekrar doğrultusunu değiştirerek kuzeyyönünde uzanmakta ve fay zonunun bu kesimi Gharb fayı olarak tanımlanmaktadır(Nur ve Ben Avraham, 1978). Gharb fayı kuzey yönünde Türkiye sınırları içinegirdikten sonra Amik Gölü doğusunda tekrar doğrultusunu değiştirmekte vekuzeydoğuya dönmektedir. Bu dönme sonucu Kırıkhan-Gaziantep Kink’i oluşmuştur(Gülen ve diğ., 1987).


Ölü Deniz Fay Zonunun kuzeyindeki bir devamı olan Amanos fayının(Muehelberger, 1981; Gülen ve diğ., 1987; Perinçek ve Eren, 1990), atımmiktarının 1000 m.yi bulduğu ve yaklaşık KD-GB yönelimli eğim atımlı bir fayolduğu belirtilmektedir (Atan, 1969; Aslaner, 1973). Ölü Deniz Fay Zonu boyuncaoluşan kayma hareketi Senozoyik’te iki önemli bölüme ayrılmaktadır. Zon boyuncaoluşan bükülme ve bölünmelerin, kaymanın ilk evresinden sonra başladığı vebunların Anadolu ve Arap levhaları arasındaki ilk kıta-kıta çarpışmasınınsonucunda oluştuğu belirtilmektedir.


Ölü Deniz Fay Zonu boyunca oluşan hareketin yönü yaklaşık 4-5 milyon yılönce başlayan kaymanın bugünkü bölümünde, kuzeydoğuya doğru saptanmıştır ve bubileşen Doğu Anadolu Fay Zonunu oluşturmuştur ( Muehberger, 1981).


Doğu Anadolu Fayı, Kuzey Anadolu Fay Zonu ile kesiştiği Karlıova’danbaşlayarak K 66° D doğrultusunda (Rojay vd., 2000) uzanan Doğu Anadolu FayZonu, Şengör vd., (1985)’e göre Karlıova’dan Bingöl vadisi, Hazar gölü,Pötürge, Çelikhan, Gölbaşı ve Maraş’a doğru ; Jackson ve McKenzie (1984)’e göreİskenderun Körfezine doğru; Perinçek ve Çemen (1990) ile Şaroğlu vd., (1992)’negöre Antakya’ya doğru; Koçyiğit ve Beyhan, (1998)’a göre ise bu fay zonununAdana havzasının doğusundan Kıbrıs’a devam ettiği düşünülmektedir.


Oluşum yaşı Geç Miyosen-Pliyosen olarak belirlenen Doğu Anadolu Fay Zonu(Arpat ve Şaroğlu, 1972), yaklaşık 500 km uzunluğunda olup sol yanal doğrultuatımlı bir faydır (Arpat ve Şaroğlu, 1972; Gülen ve diğ., 1987). Doğu AnadoluFayı, batıya doğru hareket eden Anadolu Bloğu’nun güney sınırınıoluşturmaktadır (McKenzie, 1972).


Kuzeye doğru hareket eden Afrika ve Arabistan bloğu ile batıya doğru kaçanAnadolu bloğu arasındaki aktif levha sınırının yaygın olarak Kıbrıs yayıtarafından sağlandığı düşünülmektedir (McKenzie, 1972; Nur ve Ben-Avraham,1978; Le Pichon ve Angelier, 1979). Kıbrıs yayının, Kıbrıs’tan İskenderun körfezinigeçerek Doğu Anadolu Fayı ve Ölü Deniz Fayı’nın buluştuğu Maraş Üçlü Eklemineuzandığı ileri sürülmektedir (McKenzie, 1970, 1972; Westaway, 1994).


Doğu Akdeniz Bölgesinde yer alan Karasu rifti ve Amik havzası, Ölü DenizFay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonlarının etki alanında gelişmiştir (Perinçek veEren, 1990). Yaklaşık 150 km. uzunluğunda ve 15-20 km. genişliğinde olan,KKD-GGB doğrultulu Karasu rifti Maraş ve Antakya arasında yer almaktadır (Rojayvd., 2000) (Şekil 2.3). Karasu riftinin güney kesimini oluşturan Amik havzasıise yaklaşık 30 km. genişliğinde olup (Över vd., 2001), Pliyo-Kuvaterner yaşlıçökellerle (Lyberis vd., 1992) veya daha genç çökellerle temsil edilmektedir.İskenderun körfezi bloğunun GB yönünde hareket etmesi sonucunda oluşmuş birçöküntü alanı olan Amik Havzasının ( Perinçek ve Eren, 1990), yapılan fay vekinematik analiz çalışmaları sonucunda KD-GB yönelimli bir açılma rejimi ileoluştuğu belirtilmektedir ( Lyberis ve diğ., 1992; Över ve diğ., 2001).

Arap/Anadolu, Arap/Afrika ve Afrika/Anadolu levhaları arasındaki görecelihareketlere bağlı olarak gelişen Doğu Anadolu Fayı ve Ölü Deniz Faylarınınkesiştiği ve tüm bu levhaların birleştiği yerin, Maraş ve Gölbaşı arasındakalan bölge olduğu düşünülmektedir (McKenzie, 1972; Gülen ve diğ., 1987; Şengörve diğ., 1985). Maraş üçlü eklemi, içeri doğru sokulan (inderten) Arabistanlevhasının kuzeybatı köşesini ve aynı zamanda deforme olan komşu Afrika veAvrasya levhalarını kapsamakta olup, bir kıtasal çarpışma zonunda görülebilecekbütün karakteristik özellikleri içermektedir (Gülen ve diğ., 1987). Över veÜnlügenç (1998) ise, üçlü birleşim bölgesinin daha güneyde Hatay’ın hemenkuzeyinde olduğunu belirtmektedirler.

Antakya ve çevresinde doğrultu atımlı gerilme rejimine ait tüm lokasyonlariçin yapılan fayların kinematik analizi, etkin gerilme rejiminin normalfaylanma olduğunu doğrulamaktadır. Kayma vektörlerinin ters çözüm işlemi vekayma vektörlerinin birbirlerini kesmeleri sonucunda saptanan zamansal ilişki,Pliyo-Kuvaterner’den günümüze kadar etkin olan gerilme rejiminin doğrultuatımlı rejimden açılma rejimine doğru değiştiğini göstermektedir (Över ve diğ.,2001).




Sohbeti Başlat
Merhaba;
Derneğimiz hakkında detaylı bilgi almak, bizlere soru sormak ve bizimle iletişim kurmak için sohbeti başlatın.